HAZİRAN’DA ŞEHİT DÜŞEN MLSPB GERİLLALARI DÖRTLERİN YAŞAM ÖYKÜSÜ

0 1.754
image_pdf

30 Mart 1972’de Mahir Çayan liderliğindeki ON’lar, Kızıldere’de yarattıkları direniş destanı ile Türkiye devriminin yolunu aydınlatan birer meşale oldular.  THKP-C ilk defa Türkiye koşullarına özgü bir devrim stratejisi geliştirmişti. MLSPB, THKP-C’nin bir devamı olarak 0cak 1975’de Amerika’nın İstanbul Başkonsolosluğuna yönelik bombalı eylemi ile tarih sahnesindeki yerini almıştı.

MLSPB, Amerika’nın çocuğu Kenan Evren komutasındaki T.S.K.’nın generaller çetesinin 12 Eylül 1980’de darbeyle işbaşına gelmesinden sonrada, 1975’te başlattığı silahlı mücadeleyi zekice tasarlanmış, “ses getiren” silahlı propaganda eylemleriyle 1981 Haziran ayına kadar sürdürdü.

MLSPB, henüz kuruluş aşamasında anti-emperyalist mücadele ile anti-Siyonist mücadelenin kopmaz bir bütün olduğunu, Filistin halkının kurtuluşunun da bu anlamda Ortadoğu’da çok kritik bir rol oynayacağı yönünde bir anlayışa sahipti. Bu anlayışın bir gereği olarak Amerikan emperyalizminin Ortadoğudaki ileri karakolu “İsrail” İstanbul Başkonsolosu’nun cezalandırılmasıydı. 6 Haziran 1981’de, bu operasyonu gerçekleştirecek olan lider yoldaşlarımız Mete Atilla Ermutlu ve Tamer Arda  hain pusularda şehit oldu. Aynı gün, Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir yoldaşlar İstanbul/Maltepe’de kuşatıldıkları hücre evinde çatışmada şehit düştü.

“Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar çokturlar;
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.”

METE ATİLLA ERMUTLU

1952 yılında Kars’ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğan Atilla, devrimci mücadele ile lise öğrenimi yıllarında tanıştı. Devrimci mücadeleye THKP–C sempatizanı olarak adımını atan Atilla, 1971′den sonra üniversite eğitimi için geldiği İstanbul‘da devrimci çevrelerle tanıştı ve onlarla ilişkiler kurdu. 1973 sonrası yeni yeni gelişmeye başlayan gençlik hareketleri içinde yer alan Atilla, özellikle 1975‘li yıllarda, okuduğu Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu (GMYO) içerisinde militan bir mücadele içinde oldu ve mücadeleye önderlik edenler arasında yer aldı. Devrimci mücadelenin o dönemki gelişim seyri içinde öğrenci gençliğin çeşitli eylemlerinde yer almaktan faşistlerle silahlı çatışmalara, çeşitli örgütlenme faaliyetlerine kadar, çok yönlü bir mücadele içinde bulundu.

1975 yılında artık mücadelenin bir öğrenci hareketi çerçevesine sıkıştırılmaması ve daha kapsamlı yürütülmesi gerektiğine inandığı için çevresindeki devrimcilerle o güne kadar yürüttüğünden daha farklı bir faaliyete yöneldi. Mücadeleyi daha kapsamlı ve daha bilinçli yürütebilmek için, bağlantı içinde oldukları devrimcilerle birimler şeklinde bir örgütlenmeye gitti. THKP–C çizgisine olan inancı (o güne kadarki devrimci faaliyetlerinin deneyimi ve bilinçlenmenin ilerlemesi, onu bu evrimin sonucunda) THKP–C‘nin çizgisinin gerçek anlamda hayata geçirilmesi için bu çizgiye uygun örgütlenmenin oluşturulması yönünde bir çabaya yöneltti. Aynı dönem MLSPB’ nin bağımsız bir örgüt olarak tarih sahnesine çıktığı dönemdi. Atilla, MLSPB‘nin kuruluşundan bir süre sonra bütün olanaklarıyla MLSPB‘nin yürüttüğü mücadeleye bağlandı .

Atilla Ermutlu, özellikle, 1977 yılında itibaren MLSPB mekanizmaları içerisinde çeşitli önemli sorumluluklar üslendi. Örgütünün kendisine verdiği görev ve sorumlulukları büyük bir fedakarlıkla yerine getiren Atilla, her türden politik–askeri eylem biçimleri içerisinde yerini aldı. MLSPB’nin Filistin’deki (Lübnan) kamplarında askeri eğitimden geçen Mete Atilla, MLSPB‘nin 1979‘da boyutlanarak gerçekleştirdiği gerilla eylemlerinde önemli roller oynadı.

MLSPB Genel Komite üyesi Mete Atilla Ermutlu, örgüt konferanslarının örgütlenmesi sorumluluğu, çeşitli bölge sorumlulukları ve MLSPB‘nin İstanbul dışındaki çalışmalarının koordinasyonu gibi çok yönlü görev ve sorumluluklarda bulundu. 1978 yılının 30 Haziran’ında başlayan 1. Konferans’ta, konferans üyesi ve 1978 Aralık sonlarında gerçekleştirilen “Olağanüstü Konferans”ta, yine Konferans üyesidir.

MLSPB‘nin 1980 Ocak‘ta aldığı darbenin ardından, Merkez Komite üyesi olarak birinci dereceden sorumluluklar alan lider yoldaş Atilla Ermutlu, devrimci mücadelenin sürdürülmesi ve yükseltilmesinde olağanüstü çabalar gösterdi. Amerika’nın çocuğu Kenan Evren komutasındaki faşist cuntanın 12 Eylül 1980’de işbaşına gelmesinden sonrada (Türkiye devrimci hareketinin ağır darbeler aldığı, mücadeleden kaçışın, yılgınlığın, teslimiyetin ve mülteciliğin kol gezdiği bu ortamda) mücadeleye daha bir inanç ve kararlılıkla sarıldı. Amerikancı Cuntaya karşı silahlı mücadelenin yükseltilmesi için, düşmanın her yerde peşinde olmasına karşın büyük çaba harcadı. Ve 12 Eylül cuntasına karşı MLSPB‘nin gerçekleştirdiği bir çok eylemde ya organize ederek yada doğrudan içinde bulunarak görev aldı.

Atilla Ermutlu 12 Eylül sonrası yapılan örgüt içi düzenlemelerde Merkez Komitesi üyeliğine getirilmişti. Atilla Ermutlu liderliğindeki MLSPB, cuntaya karşı bir dizi gerilla eylemi planlamasına girmişti. Bunlardan biri de Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki ileri karakolu “İsrail” İstanbul Başkonsolosu’nun cezalandırılmasıydı. Eylem son aşamasına gelmişti. Eylemin son hazırlıklarının gözden geçirilmesi için eylemde yer alan gerilla grubunun İstanbul Sefaköy‘de buluşmaları gerekiyordu. Atilla da eylemde görevliydi. 5 Haziran günü ele geçtikten sonra siyasi polisle işbirliğine giren hain Şemsi Özkan’ın buluşma yerini polislere bildirmesi üzerine polis pusu kurarak Atilla’yı katletti. 6 Haziran 1981 günü kendi kullandığı araba ile buluşma yerine giderken, ehliyet kontrolu bahanesiyle etrafı çevrilen Atilla, sol şakağından sıkılan kurşunla sabah saat 8 sularında şehit edildi.

Atilla Ermutlu, yaratıcı bir kişilik ve zorlu günlerin devrimcisiydi. O, İnançtı, kararlılıktı, özveriydi. MLSPB‘nin şehir gerillası mücadelesinde uzmanlaşmış lider bir yoldaştı.

O, THKP-C/MLSPB’nin emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçilerine karşı bağımsız Türkiye, özgür vatan ve sosyalizm mücadelesinde yolumuzu aydınlatan ışığıyla hep yaşayacak.

TAMER ARDA

1959 doğumlu olan Tamer Arda, İstanbul‘un Bakırköy ilçesinde işçi baba ile işçi annenin çocuğu olarak doğdu. Aynı ilçede ilk ve ortaokula devam eden Arda çeşitli nedenlerle ortaokuldan ayrıldı.

Tamer‘in devrimci düşüncelerle tanışması oldukça genç yaşlarda başladı. 1974 yılından itibaren devrimci çevrelerin içine girdi. Arda‘nın devrimci düşüncelerle tanıştığı yıllar ayın zamanda örgütü MLSPB‘nin de oluşum yıllarıydı.

Tamer Arda, Kızıldere sonrası Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliğini (MLSPB) oluşturacak, MLSPB saflarında yer alacak olan genç kuşaktan devrimcilerin faaliyetlerine başından itibaren katıldı. Tamer oldukça genç yaşta çeşitli fabrikalarda iş yerlerinde işçi olarak çalıştı. Bir yandan işçi sınıfının sorunlarına daha yakından tanık olurken bir yandan da işçilerle bağlar kurarak öğrendikleri ölçüsünde örgütlenme faaliyetlerinde bulundu.

1975 yılı THKP–C düşünceleri doğrultusunda MLSPB‘nin kurulduğu yıldır. THKP–C düşünceleri doğrultusunda hareket eden çevre içinde devrimci mücadeleye adım atan Tamer Arda, kuruluş sürecinin doğal bir sonucu olarak, MLSPB‘nin oluşumunun ardından ilk MLSPB üyeleri arasına katıldı. MLSPB’nin oluşumunun ardından gerçekleştirdiği bir çok silahlı eylemde yer aldı.

1975 yılında silahı ile ele geçirilen Tamer Arda, Emniyet şubede sorgulanıp tutuklandı. Sorguda örgütle ilişkisini reddettiği için yalnızca silah bulundurmaktan Sağmalcılar cezaevinde kısa bir tutukluluğun ardından serbest kaldı. Serbest kalışının ardından yeniden örgütünün mücadelesine katıldı. Aynı yıl içinde bir lisenin önünde bildiri dağıtılırken silahlı olarak yeniden yakalandı .

Tamer Arda, Mehmet Zeki Yumurtacı’nında içinde olduğu 18 kişilik grupla birlikte 1977 yılında askeri eğitim için Filistin kamplarına gitti. Filistin (Lübnan) kamplarında askeri eğitim gören Arda ülkesine döndü. Aynı yıl içerisinde bir baskın sonucu yoldaşlarıyla birlikte bir örgüt evinde siyasi polisin eline düştü. Siyasi şube ve MİT‘in özel sorgu yerinde dönemin en ağır işkencesine maruz kaldı. Diğer yoldaşları gibi aynı evde kalanları bile tanımadığında ve hiç bir örgütle ilişkisinin olmadığında direnerek siyasi polisi çılgına çevirdi. Sonuçta yine onu tutukladılar. Genç yaşta yoğun bir mücadele ve sorumluluklar içine giren Tamer, Sağmalcılar, Sinop, Sakarya ve Akhisar cezaevlerinde bir yılı aşkın bir süre hapis yattı. 1978 yılında serbest kalmasının ardından yeniden sıcak mücadele içinde yerini aldı. MLSPB‘nin örgütlediği bir çok askeri operasyonda görev aldı.

Kuruluşundan itibaren MLSPB‘nin muharebe birimlerinde profesyonel faaliyet sürdüren Arda, bu gelişim içinde İstanbul‘un bir çok bölgesinde sorumluluklar aldı. Zeytinburnu, Kazlı Çeşme, Kocamustafapaşa, Beşyüzevler, Rami, Gaziosmanpaşa vb. semtlerinde faaliyette bulunan hücrelerde hücre elemanı, hücre sorumlusu, bu hücrelere bağlı alt bölge çalışmalarının sorumluluğu gibi görevlerde bulundu.

Tamer Arda özellikle 1979 yılında sonra yeni bir sıçrama yapan MLSPB politik–askeri eylemlerinde önemli görevler aldı. Amerikalı emperyalistlerin çocuğu Kenan Evren komutasındaki generaller çetesinin 12 Eylül 1980’de işbaşına gelmesinden sonra ise daha önemli ve büyük sorumluluklarla karşı karşıya kalan Arda, büyük bir kararlılıkla, fedakarlıkla bir çok görev üstlendi. Merkez Komitesi‘ne bağlı olarak örgütün ülke çapında faaliyet gösterdiği bölgelerde çalışmaların sürdürülmesi, örgütsel ilişkilerin düzenlenmesi çalışmalarına aktif olarak katıldığı gibi İstanbul bölgesinde çalışmaların ve ilişkilerin organizasyonunda önemli görev üstlenen kadrolardan biri oldu. 12 Eylül 1980 cuntasından sonra MLSPB’nin gerçekleştirdiği bir çok eylemin planlamasında organizasyonunda ve eylem kadrosunda yer aldı.

12 Eylül askeri faşist cuntasından sonra MLSPB‘nin aldığı bir dizi eylem kararından biri olan Siyonist “İsrail” Başkonsolosunun cezalandırılması eyleminde o da görevli kadrolardan biriydi. Eylemin son hazırlıklarını gözden geçirmek için yoldaşlarıyla buluşmak için, buluşma yerine giderken, daha önce ele geçen ve siyasi polisle (MİT) işbirliği yapan hain Şemsi Özkan‘ın buluşma yerini söylemesi üzerine Sefaköy meydanının altındaki sokakta kurulan pusuda emniyet 1. şube polislerince yaralı olarak ele geçirildi. Yaralı olarak yerde yatarken cebinde Amerikan kimliği de taşıyan dönemin Emniyet müdürü Şükrü Balcı tarafından üzerine çok sayıda kurşun sıkılarak katledildi. 6 Haziran 1981’de sabah saat 8 civarında şehit düşen Arda‘nın üzerinde kırk dolayında kurşun tesbit edildi .

Tamer Arda, Devrim ve Sosyalizme, THKP–C çizgisine derin bir inançla bağlılığın yanısıra, kararlı, gözüpek, cesur bir savaşçı ve nitelikli bir askeri komutandı.  Bunun içindir ki, Oligarşinin sözcüleri ve burjuva basını onu “son yılların en büyük şehir gerillası” olarak nitelendiriyordu.

DOĞAN ÖZZÜMRÜT

1957 yılında İzmir’ de emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Doğan, devrimci mücadeleye lise öğrenimi yıllarında katıldı. İstanbul Vefa lisesinde okurken İDÖD (İstanbul Devrimci Ortaöğrenim Derneği) çatısı altında MLSPB sempatizanı olarak mücadeleye katıldı. Bu dönem devrimci gençliğin işgal, miting, yürüyüş ve yurtlarda süren eylemler gibi faaliyetlerinde yer aldı. MLSPB‘nin aktif sempatizan birimlerinde yer alarak mücadele yürüten Doğan, 1977 yılında Diyarbakır Diş Hekimliğinde okuması nedeniyle 1977 yılında devrimci çalışmalarına Diyarbakır’da devam etti.

Bir yandan öğrenci gençliğin mücadelesine aktif olarak katılırken, bir yandan da çeşitli kesimlerle ilişkiler geliştirdi, örgütlenme çalışmalarında bulundu. 1977 yılında polisin sürdürdüğü bir operasyon sırasında gözaltına alınıp ardından tutuklanan Doğan bir süre cezaevinde yattı. Serbest kaldıktan sonra biraz daha deneyimli, kararlığı daha da bilenmiş olarak mücadelesine devam etti, Aynı tarihte Doğan bu kez bir eylem anında ele geçirildi. Yörede jandarma komutanı olarak görev yapan bir subayın cezalandırılması sırasında eylem başarıya ulaşmadan silahı ile birlikte gözaltına alındı. Diyarbakır MİT‘te sorgulaması yapılan Doğan eylem ve örgütü hakkında bilgi vermeyi reddederek İstanbul’dan yeni geldiğini ileri sürdü. Bunun üzerine Doğan bir uçakla İstanbul’a getirildi. Emniyet’ te sorgusu yapılan Doğan ağır işkencelere rağmen devrimci direniş tavrını orada da korudu.

1978 yılı içinde Doğan, örgütü tarafından görevlendirilmek üzere İstanbul’a çağrıldı. Profesyonel çalışma içine alınan Doğan, 1979 yılından itibaren MLSPB hücrelerinde görevlendirildi. Tamer Arda ile istanbul‘da aynı hücrelerde ve bölgelerde devrimci çalışma yürüten Doğan çalıştığı hücreye bağlı alt bölge çalışmalarının sorumluluklarında da bulundu. MLSPB‘nin ileri kadrolarından biri olan Doğan Özzümrüt, MLSPB‘nin örgütlediği bir çok gerilla eyleminde görev aldı.

12 Eylül askeri faşist cuntasından sonra silahlı mücadeleyi yükseltmek ve darbeler nedeniyle alınan yaraları sarmak için yoğun çaba sürdüren kadrolar arasında yer alan Doğan, Siyasi polisle işbirliği yapan hain Şemsi Özkan‘ın kaldıkları hücre evini polise bildirmesi üzerine 5 Haziran’ı 6 Haziran‘a bağlayan gece evde çembere alındı . Yoldaşlarıyla birlikte olduğu evden siyasi polisin, Teslim olun, çağrılarına ”Ya Özgür Vatan Ya Ölüm” ”Kurtuluşa Kadar Savaş” sloganları ve Devrim yolunun sarp yamaçlarında ilerliyor gerillalar, marşını söyleyerek silahlarını ateşleyip karşılık verdiler.

1971‘de Maltepe‘de önder yoldaşları Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir‘in ellerinde dalgalanan devrim bayrağı bu kez yine İstanbul/Maltepe‘de Doğanların ellerinde yükseldi. Karşılıklı süren çatışmalar 6 Haziran 1981 şafak vaktine kadar sürdü. iki şehir gerillası Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir yoldaşlar şehit düştüler.

ERCAN YURTBİLİR

Ercan Yurtbilir, 1961 yılında küçük esnaf bir ailenin çocuğu olarak İstanbul Kocamustapaşa‘da doğdu. Devrimci mücadeleye Şehremini lisesinde okuduğu yıllarda genç bir MLSPB sempatizanı olarak katıldı. MLSPB‘nin bölgedeki, okuldaki çalışmalarının içinde bulundu. Kocamustafapaşa‘nın yanı sıra Kanarya semtinde, Atatürk öğrenci sitesinde faşistlerle süren çatışmaların içinde yer aldı.

Ercan Yurtbilir, 1977 yılı sonlarında çalıştığı birimdeki arkadaşlarıyla bir bankanın hasılatının kamulaştırılması eyleminde yer aldığında gözaltına alındı. Eylemin ardından polisle çıkan silahlı çatışma sırasında ele geçirilen Ercan, tutuklanarak cezaevine kondu. İlk olarak yattığı Sağmalcılar cezaevinde yoldaşları ve devrimcilerle birlikte iki isyan eylemine katıldı. İsyanın ardından yoldaşlarıyla birlikte Samsun cezaevine sürgün edildi. Ordan da çeşitli cezaevi eylemleri nedeniyle Adapazarı cezaevine sürgün edildi . En son yattığı Niğde cezaevinden devrimci mücadeleye daha aktif olarak katılmak için firar etti.

1979 yılı başlarında gerçekleşen firar eyleminin ardından bir çok deneyim sahibi olmuş bir devrimci olarak yeniden örgütünün sıcak mücadele hattında yerini aldı. Ercan örgütü tarafından Gaziosmanpaşa, Alibeyköy, Topkapı, Pazariçi vb. semtlerinde faaliyet gösteren bir birim içinde görevlendirildi. MLSPB‘nin aday üyelerinden olan Ercan Yurtbilir, örgütünün organize ettiği çok sayıda politik–askeri eylemde yer aldı .

Ercan yoldaşı Doğan Özzümrüt’le birlikte Maltepe‘de örgüte ait hücre evinde kalıyordu hayat dolu, genç, dinamik ve kararlı bu militan özellikle 12 Eylül askeri faşist cuntasından sonra kaçkınlığın, yılgınlığın kol gezdiği bu ortamda daha çok şeyler yapacağına inanıyor, çoştukça coşuyordu. Fakat hain tuzak diğer yoldaşları gibi onu da en verimli çağında içine alıyordu.

Hain Şemsi Özkan‘ın siyasi polisle işbirliği yaparak kaldıkları evi polise bildirmesi üzerine 5 Haziran’ı 6 Hazirana bağlayan gece evde çembere alındı. Siyasi polisin ”Teslim olun” anonsuna hiç tereddütsüz silahı ile karşılık verdi. Yoldaşlarıyla MLSPB‘nin sloganlarını, devrimin marşlarını haykırdı. Ercan, 6 Haziran‘ın şafak vaktine yakın, yoldaşı Doğan Özzümrüt ile birlikte devrimin bayrağını yükseklerde tutarak, onurunu koruyarak, devrim savaşçılarına yakışır bir tavır alarak şehit oldu.

Silahlı bir direniş örgütü olan THKP-C/MLSPB, emperyalizme, siyonizme ve ülkemizdeki işbirlikçilerine yönelik yüzlerce eylem gerçekleştirdi. THKP-C/MLSPB temel hedef olarak saptadığı emperyalizme, oligarşiye ve faşizme yönelik eylemlerinin yanısıra, Filistin halkına destek amaçlı anti-siyonist eylemler de gerçekleştirmiştir. Doğrudan emperyalizmi ve siyonizmi hedefleyen eylemlerden bazıları:

1971-1972 Gerilla savaşı süresince gerçekleştirilen eylemler:

1- 16-17 Şubat’ta Amerikan askeri deposu Tuslog’un Zincirlikuyu merkezi ve ABD Başkonsolosluğu bombalanmıştır.

2- Amerikan emperyalizminin Ortadoğu maşası Siyonist “İsrail’in” Türkiye Başkonsolosu Efraim Elrom kaçırılmış 17 Mayıs tarihinde faşist bakanlar kuruluna yönelik olarak ortaya konulan tutuklu devrimcilerin serbest bırakılması ve Cephe Bülteninin TRT’den okunması koşulları, tanınan süre içinde yerine getirilmediği için Elrom’u halk adına mahkum edilmiş ve kurşuna dizilmiştir.

3- 30 Mart 1972’de, Anglo-Amerikan emperyalizminin askeri örgütü olan NATO’da görevli üç İngiliz ajanı kurşuna dizilmiştir. Kızıldere’de, NATO tetikçisi Türk polisi ve askerleri (Türk Silahlı Kuvvetleri) ile saatlerce süren çatışmada bir direniş destanı yazılmıştır.

1975-1981 gerilla savaşı sürecinde gerçekleştirilen eylemler:

4- 1975 Ocak: ABD Başkonsolosluğu bombalanmıştır.

5- 1975 Mayıs: Zircirlikuyu ABD askeri deposu Tuslog garajı bombalanmıştır.

6- 1975 Eylül: Ataköy’de NATO askerlerinin dinlenme tesisi bombalanmıştır.

7- 1976 Kasım: “İsrail” Havayolları EL-AL bombalanmıştır.

8- 1977 Şubat: Ülkemizi emperyalizme peşkeş çeken, emperyalizmin ve tekelci burjuvazinin ülkemizdeki en sadık yöneticilerinden azılı anti-komünist Celal Bayar’ın köşkünü bombaladık.

9- 1979 Mayıs: Ataköy’de Amerikalı asker (Amerikan askeri deposu Tuslog’da görevli) Thomas Mosley’i ölümle cezalandırdık. Ve Andrea Renat’ı yaraladık.

10- 1979 Aralık: Bakırköy’de ABD’li Elmor Cooper, Robert Fri-end, Klark Budo, James Shimit’i ölümle cezalandırdık.

Amerikan Emperyalizmi ülkemiz Türkiye’de tam bir denetim kurmuş, işbirlikçisi oligarşi aracılığıyla sömürü ve zulüm çarkını döndürüken aynı zamanda askeri üsleri, radar tesisleri, havaalanları, konsoloslukları, ajanları ile her tarafı ağ gibi sarmıştır.

İşte ölümle cezalandırdığımız ABD’liler de İstanbul Haramidere’deki üslerde çalışan CIA ajanlarıdır.

11- 1980 Ocak: Kocasinan’da İsrail Hava Yollan El-Al Müdürü Abraham Elazar’ı ölümle cezalandırdık.

Filistin topraklarını işgal altında tutan, ABD’nin Ortadoğu’daki jandarması Siyonist “israil”in Filistin’deki katliamlarına misilleme olarak bu eylem gerçekleştirilmiştir, “İsrail” Havayollarına ait EL-AL büroları “İsrail” gizli servisi MOSSAD’ın şubeleri durumundadır. Abraham Elazar’da EL-AL müdürü ve MOSSAD ajanıdır.

12- 16 Nisan 1980: Beşiktaş’ta ABD’nin ülkemizdeki ajanı Sam Novello ve Ali Sabri Bayraktar’ı ölümle cezalandırdık.

Cezalandırılan Alberto Sam Novello, 1960’ların ortalarından 1970’li yılların sonuna kadar 15 yıl Türk (Türk Deniz Kuvvetleri) Donanmasında görev yapmış, 70’lerin başından cezalandırıldığı güne kadar da Ankara’daki Amerikan büyükelçiliğinde kıdemli Deniz istihbarat subayı olarak Karadeniz’deki Sovyet donanmasının faaliyetlerini izleyen ve SSCB’ye karşı istihbaratı yöneten CIA ajanıdır.

Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmin için, kurucu önderlerimiz Mahir, Hüseyin, Ulaş şahsında, tüm şehitlerimize and olsun ki kurtuluşa kadar savaşacağız. Yolumuz devrim yolunda düşenlerin yoludur!

Yaşasın THKP-C!

Ya Özgür Vatan Ya Ölüm!


(1) Şiir Nazım Hikmet: Kuvâyi Milliye Destanı

image_pdf
You might also like