KIZILDERE EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞI SAVAŞ ÇAĞRISIDIR
Her 30 Mart’ta Kızıldere’de şehit düşen Mahir Çayan ve On’lar hakkında açıklamalar, anmalar, yürüyüşler gerçekleşir, Kızıldere’de On’ların direnişinin cesurluğuna, kahramanlığına ve gençliğine dem vurulur, elbette bunların hepsi doğrudur ve vurgulanmalıdır. Kızıldere’de devrimci dayanışmanın, siper yoldaşlığın ete kemiğe büründüğü farklı örgütlerde olsalar da Deniz Gezmiş ve yoldaşları için Kızıldere yoluna çıkıldığı ve birbirleri uğruna canlarını verdikleri aktarılır, elbette bunlarda doğru.
Hepsi doğru, fakat bu ve benzeri yaldızlı laflarla öz bir kenara atılır ve kabukla ilgilenilir halbuki bunların hiçbiri ne Mahir Çayan’ı, ne Kızıldere’de düşenleri tanımlamak için yeterli değildir hele günümüzde bırakalım On’ların değerini yüceltmeyi hafifleten ve azaltan bir içerik taşımakta. Üstelik bütün bu yazılıp çizilenler bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm adına hem tek tek devrimciler, hem de örgütler tarafından yapılmakta ve bunu yapanlar 12 Eylül sonrası, savaş örgütü olma ve onun iradesini taşıma dışında her şey olan oportünizm tanımlamasının dahi yetersiz kaldığı bir hokkabazlıkla ve yüzsüzlükle gerçekleştirilmekte.
Bugün Anti emperyalistlik ve bağımsızlık mücadelesi kisvesi altında, şovenist ve milliyetçi histeriden arınmamış sübjektif planda Efrin’e dönük saldırı esnasında kendi burjuvazisini ve faşist devletini destekleyecek denli omurgasız ve zavallı bir zemine düşmüş harcıalem solcularına, Mahir Çayan zamanında en doğru tanımlamayı yapmıştır. “Emperyalistlerin soldaki uzantıları” bugün On’ları anmanın Anti-emperyalistliğin ve faşizme karşı devrimci duruşun kıstası Efrin’de işgale karşı takınılacak tutumdur.
Eğer 30 Mart’ta Mahir Çayan’ı, Kızıldere’yi ve On’ları anmak istiyorsanız emperyalizme karşı bağımsızlık şiarını yükseltmek konusunda netseniz başta Efrin’de faşist ve işgalci Türk devletinin diktatörü Erdoğan’a karşı duruşu ve direnişi örgütlemeniz gerekir. Çünkü Efrin’de Kürt halkı üzerinden emperyalist güçler ve bölgenin statükocu devletleri kendi çıkar-çatışma ve varlıklarını yeniden tahkim ediyorlar. O açıdan biz; Parti-Cephe hareketi MLSPB olarak Efrin’de emperyalizmin işbirlikçisi ırkçı-faşist ittifakın diktatörü Erdoğan’a karşı savaşıyoruz. Bugün Kızıldere’yi anmanın ölçüsü budur.
Diğer yandan asıl meselenin altı çizilmeli 71 silahlı ve devrimci kopuşunu gerçekleştiren Mahir, Deniz, İbo, her biri farklı kulvarlarda maratona başlamış olsalar da hepsinin ortak paydası devrim iddiası ve devrimi gerilla savaşı ile gerçekleştirme iradesidir. Elbette devrim diye bir derdi kalmamış bütün siyasal çalışmasını faşizmin kendine tanıdığı toleransla sınırlamış “sistem karşıtı fakat düzen içi” konformist solcular artık tarafınız belli, biz faşizme karşı direnenler ve siz diktatörün soldaki uzantıları olarak tarihe geçtiniz.
Bugün işçi sınıfı ve emekçi halkımızın en küçük hak, özgürlük ve demokrasi talebi zorbaca bastırmakta. Bu bağlamda demokrasi mücadelesi devrime bağlanmadığı taktirde faşist devlet istedi anda polisi, ordusu, mahkemeleri ve hapishane aygıtları aracılığı ile lükstür deyip rafa kaldırmakta, o açıdan biz; Parti-Cephe hareketi MLSPB olarak On’ların şiarının taşıyıcılarıyız. Kızıldere Son Değil Savaş Sürüyor.
YOLUMUZ DEVRİM YOLUNDA DÜŞENLERİN YOLUDUR.!
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!
THKP-C/MLSPB
29 Mart 2018